Cem Gür'ün ardından...
2019’da Haliç’de, Rahmi M. Koç Müzesi’nde KÜDENFOR Klasik Tekneler Platformu’nun ilk geniş katılımlı toplantısını Fenerbahçe Vapuru’nun alt salonunda yapıyoruz. Gündem klasik teknelerin tanımlanması, sınıflandırılması, envanterinin çıkartılması, bir kısmı sahiplerinin fedakarlığı ile yaşatılan ancak bir kısmı unutulmuş, bir kısmı miras yoluyla edinilmiş sahiplerinin ilgisizliği veya maddi yetersizliği nedeniyle karada veya suda çürümeye terk edilmiş tekneleri yaşatabilmek için idareden ayni ve nakdi destek alma hakkında. Salonu dolduran amatör denizciler değerli düşüncelerini ve önerilerini ifade ediyorlar.
En arka koltukta oturan 60’lı yaşlarda bir denizci her konu başlığı tartışıldıktan sonra söz alıyor ve çok düzgün Türkçesiyle konunun literatürde ne olduğunu, Avrupa’da ki mevzuat ve uygulamaları örnekleriyle açıklıyor, eğer konu teknik ise en küçük ayrıntısına kadar belirterek bildiklerini ve önerilerini dile getiriyor. Anlattıkları tüm katılımcılar tarafından ilgi ile dinleniyor, bazen bir kaç katılımcı onu teyiden tekrar söz alıyor. Amatör denizciliğin hemen her alanında müthiş bilgili, deneyimli bu insana uzun süren toplantı aralarında diğer katılımcıların ilgi, sevgi ve saygıyla yaklaşımı dikkatimi çekiyor.
17 Nisan 2021, Cumartesi gecesi kaybettiğimiz Cem Gür’ü o gün tanıdım. Yelkenciliğe ve teknelere tüm yaşamını vakfetmiş, aynı zamanda tekne tasarımcısı, yapımcısı ve kullanıcısı bu adam ile o günden sonra hiç bağlantım kesilmedi. Tanıdıkça 65 yıllık ömründe biriktirdiklerinin yalnızca deniz, yelken ve tekne değil, sinemadan klasik müziğe, insan ilişkilerinden dostluğa dair pek çok zenginliğe sahip ve yaşama ilişkin çok değerli yorumlara ulaşmış bir filozof ile karşılaştığımı farkettim. Yakından tanıdıkça her entellektüel gibi yaşamı hayal kırıklıklarıyla dolu bu insanın değerinin bizim küçük topluluğumuzun sınırlarının çok ötesine uzanması gerektiğine inandım.
Klasik teknelerin tanımlanması ve sınıflandırılması çalışmasını yürütecek beş kişilik komiteye dahil olduktan sonra çalışkanlığı ve birikimiyle çok değerli diğer üyelerin takdiriyle fiilen çalışmaların lokomotifi oldu ve liderliğini yaptı. Bugün KTP web sayfalarında Tekne Listesi başlığı altında yer alan teknelerin çok büyük kısmının sınıflandırılmasında onun ve adını anmadan geçemeyeceğim Özgür Numan’ın emekleri vardır. Pandemi nedeniyle komitenin bir daha toplantısı yapılamayınca KTP’ye başvuran tekne sahiplerinin teknelerini başvuru formundaki beyana göre 17 Nisan 2021 tarihine kadar Cem Gür değerlendirdi ve sınıflandırdı. Onun ölçüleri hepimizin kabulüydü.
Bir sohbetimiz esnasında birikimlerinin mutlaka yazılı hale getirilmesine değindiğimde uzun süredir sürdürdüğü kitap hazırlığını anlattı. Sevinerek konuyu KÜDENFOR Direktörü Amiral Cem Gürdeniz e ilettim. Yakın dostu Hakan Tiryaki nin editoryal katkılarıyla kitap KÜDENFOR yayınlarından “”KÜREKTEN YELKENE KAYBOLAN MİRAS” adıyla Kasım 2020’de yayınlandı. Bu eser yalnızca konunun tarihini anlatan kitap değildir. Yazarın yaşamdan öğrendiği, rafine ettiği değerleri içeren, gözlemlerini , okumalarını, duyumlarını yorumlarıyla harmanlayan, deniz aşığı tevazu sahibi bir bilgenin dünyaya bakışıdır. Cem in zamanımızın popüler değerlerinin amatör denizcilikteki izdüşümü karşısında tavrı kitabının 15. sayfasında Denize Savaş Açmayın başlığı altında yazdıklarıdır. “Ama... Bizatihi deniz ve amatör denizcilik, tüketim toplumu ve bu kültürün değerlerini red eder. Yeni dünya düzeninde geçerli “modayı izle-satınal-hızla ilgini kaybet-tüket sat” mantığı denizde de geçerli olmamalı. Eğer denize, denizciliğe ve teknelere böyle bakarsak bu bakış bize bir birikim kazandırmayacak ve bir kültür oluşturmayacaktır”
Denize olan tutkusunu anlatırken geçirdiği duygu J. London un Beyaz Diş romanındaki anlatısını çağrıştırır
“Ama deniz çağırdığında, başka duygular girdabında, o an hayallere dalanlarımız da vardır. Yukarıda betimlemeye çalıştığım bir genelleme.... Denizin çağrısı aslında bir fırtınadır. Bir ruh tayfunu, bir aslına dönüş dürtüsü, bir allak bullak oluş, kafese hapsedilmiş bir yaban kuşun özgürlüğe canhıraş çığlığı”
Yukarıdaki başlıkta yer yazı 19. sayfada şöyle biter “İnanın, adım adım giderek denizciliği, tekneciliği, kendinizi sevecek; doğaya başka bir gözle bakacak, ruhunuzu arıtıp bambaşka biri olacaksınız. Yepyeni bir çevre edinecek, sosyal tercihleriniz değişecek.
Zaman zaman denizin sizi çağırdığını düşünüyorsanız hadi!
Biraz cesaret”
İnsan Cem’in kitabının dört sayfasının anlatımındaki içerik derinliği, düşünsel seviyesi itibariyle Kaptan Cem in tüm birikiminin çok üzerindedir.
O, Halikarnas Balıkçısıyla başlayan, Sadun Boro ile devam eden doğa, deniz, rüzgar ve tekne ile hemhal olmayı seçmiş sonsuz maviliklerin, özgür, bilge ve mütevazı temsilcisi, denizcisiydi.
Cem Gür seni hiç unutmayacağım, sevgili kardeşim.
Adil Tuğcu